Cumhurbaşkanına Hakaret suçu Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde düzenlenmektedir. Bu suç türüne göre Cumhurbaşkanına hakaret cezası 1-4 yıl arasıdır. Bu yazımızda bir cumhurbaşkanına hakaret suçu savunma dilekçesi örneği paylaşılacaktır.
İçindekiler
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Savunma Dilekçesi
Yazının bundan sonraki kısmında örnek bir cumhurbaşkanına hakaret dosyasında yapılabilecek bir savunma dilekçesi yer almaktadır. Bu dosyada suç alenen işlendiği için verilecek ceza artırılmak ve zincirleme suç hükümleri uygulanmak istenmiştir. Somut olay özelinde ayrı savunma yapmak gerekmektedir.
istanbul ceza avukatı
İSTANBUL ANADOLU 19. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE
DOSYA NO : 2022/300 Esas
SANIK : Veysel GEÇER
MÜDAFİ : Av. Burakhan ÇALIŞKAN
KONU : Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Savunma Dilekçesi
SAVUNMALARIMIZ:
Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne yapılan ihbar üzerine müvekkilim Veysel GEÇER hakkında Cumhurbaşkanına Hakaret suçundan soruşturma başlatılmış ve T.C. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 10/07/2022 tarih ve … sayılı OLUR’u ile şüpheli müvekkilim hakkında kovuşturma izni verilmiş olup nihayetinde müvekkilim hakkında kamu davası açılmış ve savcılık mütalaası ile müvekkilimin cezalandırılması istenmiştir. Ne var ki aşağıda yer verdiğimiz nedenlerle söz konusu davada beraat kararı verilmesi gerekmektedir. Şöyle ki;
1-) Müvekkilimin Sözleri Onur, Şeref ve Saygınlığı Rencide Edici Nitelikte Değildir, Ağır Siyasi İçerikli Eleştirilerdir
Müvekkilim Veysel GEÇER, “Bu vatan hainleri başımızdan gitmedikçe ülke iflah olmaz” şeklinde paylaşımı ile katılan Recep Tayyip ERDOĞAN’a yönelik herhangi bir hakarette bulunmamış, yalnızca siyasi eleştirilerini dile getirmiştir. Nitekim Yargıtay 16. Ceza Dairesi de 2016/4827 E., 2017/3963 K. sayılı kararıyla “Hain” ifadesini Cumhurbaşkanına Hakaret kapsamında değerlendirmemektedir. (Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Savunma Dilekçesi)
“Dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1-) Hakaret kabul edilen “hain” kelimesini de içeren yazı amaç, kapsam ve bağlam noktalarında bir bütün olarak değerlendirildiğinde; tercih edilen ifadenin doğrudan Cumhurbaşkanı’nın şeref ve saygınlığına yönelmeyip Cumhurbaşkanının, milli güvenlik ve dış politikalarla ilgili tutumuna yönelen ağır eleştiri mahiyetinde olup ifade özgürlüğü kapsamında kabul edilmesinde zorunluluk bulunduğundan hukuka aykırılık unsuru taşımadığından unsurları itibarıyla oluşmayan müsnet suçtan beraati yerine yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi …”
2-) Matufiyet Şartı Eksiktir, Müvekkilin Siyasi Eleştirileri, Cumhurbaşkanlığı Makamına Yönelik Değildir
Müvekkilin ifadeleri mevcut siyasi iklime yönelik olup söz konusu ağır eleştiri olarak kabul edilecek ifadelerin muhatabı belirli ya da belirlenebilir değildir. İfadeler birlikte değerlendirildiğinde müvekkilin sitem ve öfke dolu ifadelerinin doğrudan bir isme yöneltilmediği görülmektedir. Hakaret suçlarında matufiyet şartının oluşup oluşmadığı ceza yargılamasının her aşamasında gözetilmelidir. Buna karşılık, huzurdaki Cumhurbaşkanına Hakaret yargılamasında suç olduğu iddia edilen ifadelerde matufiyet şartı bulunmamaktadır. Müvekkilimin Cumhurbaşkanına Hakaret suçu işlediği iddiası tartışmalı olup sanık lehine şüphe doğmuştur.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/340 E., 2020/1690 K. sayılı kararına göre matufiyet şartı gerçekleşmeksizin verilen mahkumiyet cezasının bozulması gerekmektedir;
“1- Sanığın, yazdığı yazıda katılanın adının hiç geçmemesi ve suça konu ifadelerin TCK’nın 126. maddesinde de belirtildiği üzere duraksamaya yol açmayacak bir şekilde katılanın şahsına yönelik olduğunun anlaşılamaması ve dolayısıyla matufiyet şartının olayda gerçekleşmediği gözetilmeden, unsurları oluşmayan hakaret suçundan beraati yerine yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle mahkumiyetine karar verilmesi,” (Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Savunma Dilekçesi)
3-) Aleniyet Şartı Sağlanmamıştır
Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinin 2. fıkrası “Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.” ifadesi ile suçun aleni şekilde işlenmesi halini artırım nedeni olarak görmüştür. Her ne kadar müvekkilimin ifadelerinin aleniyet sağlanarak işlendiği iddia edilerek bu fıkra kapsamında cezalandırılma talep edilse de bu iddia maddi gerçeklerle bağdaşmamaktadır.
Müvekkil Veysel GEÇER, söz konusu paylaşımları kişisel cep telefonuna ait Whatsapp hesabı üzerinden paylaşmış olup söz konusu paylaşımlar yoruma kapalıdır ve herhangi kimsenin görüp görmediği belirsizdir. Yapılan paylaşımlarla aleniyet unsurunun sağlandığı hususu sabit değildir, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gözetilmelidir. Aleniyet şartının sağlanıp sağlanmadığı belirsiz söz konusu paylaşımlar TCK 299/2 kapsamında değerlendirilemez. (Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Savunma Dilekçesi)
4-) Söz Konusu İfadeler, İfade Özgürlüğü Olarak Değerlendirilmelidir
Somut olayda müvekkil sosyal medya kullanırken, demokratik bir ülkenin her seçmeni gibi eleştiri hakkını kullanmıştır. Bu eleştiriyi yaparken Cumhurbaşkanına karşı hakaret etme amacı gütmemiş yaşamış olduğu bir mağduriyetten kaynaklı olarak tepkisini hukuk sınırları içerisinde dile getirmiştir. Kaldı ki dile getirdiği eleştiriler hiçbir şekilde Sayın Cumhurbaşkanı’nın şahsına yahut Cumhurbaşkanlığı makamına değildir. Cumhurbaşkanı, mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi içerisinde aynı zamanda siyasi parti genel başkanıdır ve müvekkilimin ifadeleri siyasetin konusu olduğu için Cumhurbaşkanlığı makamına yönelik değerlendirilmemesi gerekmektedir. (Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Savunma Dilekçesi)
5-) Zincirleme Suç Hükümleri Oluşmamıştır
Zincirleme suç, Türk Ceza Kanunun 43. maddesinde düzenlenmekte olup “değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır.” ifadelerine yer verilmektedir. Her ne kadar Sayın Savcı tarafından müvekkilin zincirleme suç hükümleri uygulanarak cezalandırılması talep edilmise de esas olarak müvekkilin ifadelerinin birbirlerinin devamı niteliğinde olduğu ve arka arkaya atılan durum paylaşımlarından oluştuğu gözetildiğinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı ortaya çıkacaktır.
Söz konusu paylaşımlar birbirinin devamı niteliğinde olup zincirleme suç hükümlerinin uygulanması cezanın haksız şekilde artırılmasına neden olacaktır. (Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Savunma Dilekçesi)
6-) AYM’nin “Füsun Üstel ve Diğerleri” Kararı Dikkate Alınmalıdır
Anayasa Mahkemesi tarafından verilen 26/7/2019 tarihli, 2018/17635 başvuru numaralı Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri kararı huzurdaki ceza yargılaması bakımından da yol gösterici nitelikte olup verilecek kararda Anayasa Mahkemesi’nin üzerinde durduğu, aşağıda yer verdiğimiz ilkelerin gözetilmesi gerekmektedir.
“Bir ifade ya da açıklamanın ifade özgürlüğü kapsamında kalıp kalmadığı değerlendirilirken söz konusu ifadelerin doğru ya da rahatsız edici olup olmadıkları belirleyici olmaz.”
“Kamu gücünü kullananların eylemleri hakkındaki açıklamaların rahatsız edici de olsa cezalandırılması caydırıcı etki doğurarak toplumdaki ve kamuoyundaki farklı seslerin susturulmasına yol açabilir. Cezalandırılma korkusu, çoğulcu toplumun sürdürülebilmesine engel olabilir (Ergün Poyraz (2), § 79).”
“Demokratik bir toplumda otosansür refleksine hizmet eden bir cezaya maruz kalınması, kamu gücünü kullanan organların karar ve eylemlerini sorgulanamaz hâle getirir. Oysa demokratik bir toplumda devletin, kamusal faydası yüksek olan bir tartışmanın yürütülmesini ceza tehdidi yoluyla engellemek yerine bilgi kaynaklarına ve iletişim araçlarına erişim imkânlarının genişliğinden yararlanarak kendisine yönelik eleştirileri etkili bir biçimde yanıtlamak suretiyle bu konudaki kamusal tartışmaya katkıda bulunması beklenir.”
“Her hâlükârda kamu gücünü kullanan organlar eleştirilere cevap verilmesi hususunda ülkedeki herkesten daha fazla güç ve imkâna sahiptir. Özellikle son derece saçma ve ilgisiz bile görünse muhaliflerin haksız saldırı ve eleştirilerine farklı yollardan cevap verme imkânının olduğu durumlarda ceza kovuşturmasına başvurulmamalıdır.” (Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Savunma Dilekçesi)
7-) AİHM’in Vedat ŞORLİ Kararına Uygun Şekilde Karar Verilmelidir
42048/19 başvuru numaralı Vedat ŞORLİ v. TÜRKİYE kararında Cumhurbaşkanına Hakaret suçu değerlendirilmiş ve başvurucu lehine kabul kararı verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınan yargılamanın konusu Facebook isimli sosyal medya sitesinde yapılan paylaşım oluşturmakta olup huzurdaki dosya ile bu yönüyle benzerlik göstermektedir. Söz konusu AİHM kararında konu ile ilgili olarak aşağıda yer alan tespit dile getirilmiştir;
Sonuç olarak, Mahkeme, suç teşkil eden konularda Cumhurbaşkanına daha fazla koruma sağlayan özel bir hüküm kapsamında başvurucuya cezai bir yaptırım uygulanmasının Sözleşme’nin ruhuyla bağdaşmayacağını ifade etmektedir. Bu nedenle, Mahkeme, şikâyete konu olan tedbirin meşru amaçlarla orantılı olmadığı ve Sözleşme’nin 10. maddesi anlamında demokratik bir toplumda gerekli olma şartını karşılamadığı kanaatindedir.
AİHM kararlarının Anayasa madde 90 hükmü gereği bağlayıcılı olduğu gözetildiğinde yukarıda yer verdiğimiz ilgili AİHM kararının huzurdaki dosya yargılamasında dikkate alınması gerekmektedir. (Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Savunma Dilekçesi)
NETİCE-İ TALEP : Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, müvekkil tarafından yapılan paylaşımda Cumhurbaşkanına Hakaret suçunun kast unsurunun bulunmaması, kamusal ilgi ve yararı öğesinin gerçekleşmemesi sebepleri ile müvekkilimin beraatine karar verilmesini talep ederim.
Sanık Müdafii
Av. Burakhan ÇALIŞKAN
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Avukat Desteği
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Savunma Dilekçesi her ne kadar mahkemede yapacağınız savunmalar için faydalı olacaksa da önemli olan usul ve esasa ilişkin doğru itirazları dile getirmek ve dosyada beraat odaklı savunma yapabilmektir. Cumhurbaşkanına hakaret suçu soruşturma veya kovuşturma dosyası ile muhatapsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. 0506 976 23 55
