Uyuşturucu Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi

Uyuşturucu suçlarıyla ilgili konuşmak veya avukat randevusu almak için arayınız: 0506 976 23 55.

Uyuşturucu Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi

Uyuşturucu suçları son yıllarda sıklıkla tutuklama tedbirine başvurulan suçlar arasında yer almaktadır. Bilhassa uyuşturucu ticareti suçlarında şüpheli tutuklama talebiyle sevk edilmekte ve sulh ceza hakimliği tarafından hakkında tutuklama kararı verilmekte. Özellikle sabıka kaydının olması, daha önce uyuşturucu suçlarından ceza almış olması hallerinde sulh ceza hakimliklerinin daha sık tutuklama kararı verdiğini ve tutuklu yargılama yoluna gidildiğini görmekteyiz. Uyuşturucu Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi de bu tür tutuklama kararlarına karşı kullanılabilecek bir dilekçedir.

Uyuşturucu Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi Nasıl Olur?

Uyuşturucu Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi yazılırken her şeyden önce tutuklamanın olduğu dosya incelenmeli ve itiraz noktaları tespit edilmeli. Bir savunma stratejisi oluşturulmadan yazılacak dilekçelerin etkisi de düşük olacaktır. İstikrarlı bir şekilde müvekkiliniz haklarını korumak için tutuklama kararına itiraz dilekçesinin dosya niteliğine göre özelleştirilmiş olması gerekmektedir. Aşağıda yer vereceğimiz uyuşturucu tutuklama kararına itiraz dilekçesi bu bakımdan örnek bir dosya üzerine yazılmış olup sizin dosyanız için değişiklik yapılması gerekmektedir.

istanbul ceza avukatı

Uyuşturucu Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi

DOSYA NO : 2022/X

SANIK: Seyfullah DEMİRCİ

MÜDAFİ: AV. Burakhan ÇALIŞKAN 

SUÇ : TCK 188 Kapsamında Ticaret Maksadı İle Uyuşturucu Madde Bulundurma Suçu

SUÇ TARİHİ : 01.01.2021

KONU : … Ağır Ceza Mahkemesinin …. tarihli ara kararı ile müvekkil sanık Seyfullah DEMİRCİ hakkındaki tutukluluk halinin devamı  kararına karşı itirazlarımızdır.

Açıklamalar

1. Müvekkil Seyfullah DEMİRCİ 11.01.2022 tarihinden bugüne dek ‘TCK 188 kapsamında ticari maksatla uyuşturucu madde bulundurmak’ suçundan tutuklu bulunmaktadır.

2. İsnada konu olan işbu suçlama ile ilgili gerek soruşturma gerekse de kovuşturma aşamasında usul ve esasa ilişkin çeşitli savunmalar yaptık. Söz konusu savunmalar özetle dosyadaki durdurma, arama, tutanak tutma, ifade alma gibi usuli işlemlerin hukuka aykırı şekilde yapıldığı, bu nedenle hukuka aykırı delillerin yargılamaya esas teşkil edemeyeceği, ayrıca atılı suç her ne kadar uyuşturucu ticareti olsa da Yargıtay içtihatları doğrultusunda değerlendirildiğinde müvekkilin üzerinde ele geçen maddenin kişisel kullanım sınırında olduğu noktalarında toplanmaktadır.

Dosyada gelinen nokta itibariyle tekrara düşmemek adına detaylarıyla bu hususları açıklamayacaksak da aşağıda yer vereceğimiz özet savunmaların dikkate alınmasını ve talebimizin kabulünü talep etmekteyiz. Şöyle ki; 

3. Müvekkil Seyfullah DEMİRCİ, aracıyla İstanbul ili Üsküdar ilçesinde seyir halindeyken durdurulmuş ve herhangi bir arama kararı olmaksızın detaylı bir üst aramasına maruz bırakılmıştır. Müvekkilin üzerinde herhangi bir uyuşturucu veya uyarıcı madde ele geçirilememiş olup akabinde kullandığı 34 .. 323 plakalı araç detaylı şekilde aranmıştır. Söz konusu aramada gözle görülür bölgeler haricinde araç bagajı, torpido gözü ve tornavidayla açılacak bölümler dahi aranmıştır. Yapılan detaylı arama neticesinde müvekkilin aracında 12 gram bonzai ele geçirilmiştir.

4. Durdurma işlemi hukuka aykırıdır, zira müvekkilin durdurulmasını gerektirecek hiçbir koşul meydana gelmemiştir. Umma derecesinde şüphe bir yana, müvekkilin olağandışı herhangi bir davranışı dahi bulunmamaktadır.

5. Arama işlemi hukuka aykırıdır. Ne müvekkil hakkında ne de araç hakkında bir arama kararı mevcuttur. Buna karşılık polis memurlarınca müvekkilin üzeri kaba üst yoklamasını aşacak şekilde aranmıştır. Araçta ise gözle görülemeyecek yerler özenle ve toplam bir saate yakın sürede aranmıştır.

uyuşturucu tutuklama kararına itiraz dilekçesi

Hukuka Aykırı Delille Mahkumiyet Kararı Verilemez

6. Anılan nedenlerle ele geçirilen madde hukuka aykırıdır. Hukuka aykırı durdurma ve arama işlemleri sonucu ele geçen uyuşturucu maddenin de hukuka aykırı delil niteliğinde olacağı açıktır. Söz konusu madde hiçbir şekilde hükme esas alınamaz.

7. Geçmiş savunmalarımızda da dile getirdiğimiz üzere her ne kadar ele geçirilen maddeler hukuka aykırı olsa da terditli olarak yapacağımız savunmada, suç vasıflandırılmasının hatalı yapıldığını da belirtmek zorundayız. Müvekkil hakkında huzurdaki dosyada TCK 188/3 üzerinden kamu davası açılmış olup müvekkilin uyuşturucu ticareti yaptığı öne sürülmektedir.

8. Ne var ki müvekkilin herhangi bir davranışının uyuşturucu ticareti suçunu oluşturduğu kanıtlanamamaktadır. Dosyada mevcut tüm deliller hukuka aykırı olmakla beraber, bir an için hukuka uygun olduğu varsayımında dahi yerleşmiş Yargıtay içtihatları dikkate alındığında meydana gelen suçun TCK 191 kapsamında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu olacağı açıktır.

Suç Vasıflandırılması Hatalı Şekilde Yapılmıştır

9. Müvekkilin aracında bulunan uyuşturucu madde 12 gram bonzaidir. Söz konusu madde tek parça halinde poşet içerisinde bulunmuştur. Ayrı poşetçikler halinde değildir, müvekkilin üzerinde yahut aracında hassas terazi gibi materyaller de bulunmamıştır. Bununla birlikte bonzai haricinde herhangi bir çeşitte uyuşturucu madde bulunmamaktadır. Müvekkilin ticarete yönelik herhangi bir girişimi yahut davranışı bulunmamaktadır. Örneğin müvekkil kimse ile pazarlığa girişmemiş, bu yönde hareket etmemiştir. Uyuşturucu Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi.

10. Müvekkil söz konusu uyuşturucu maddeyi kullanmak amacıyla bulundurmaktadır. Nitekim kendisinin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan kesinleşmiş bir dosyası bulunmakta olup ayrıca bağımlılığını sona erdirmek için de tedavi olmaktadır. İlgili tedavi evrakı dosyada mevcuttur. Müvekkilin üzerinde ele geçen ve tutanağa da yazılan para 50-TL’dir. Söz konusu paranın uyuşturucu ticaretinden elde edilmediği açıktır.

11. Müvekkilim Seyfullah DEMİRCİ aynı zamanda etkin pişmanlık göstererek kolluk kuvvetlerine ve savcılık makamına yardımcı olmuş, delil gizlememiş ve 192/3 kapsamında etkin pişmanlık kapsamında hareket etmiştir. Bu nedenle müvekkil hakkında TCK 192/3 gereği etkin pişmanlık hükümleri uygulanmalıdır.

12. Müvekkil sanık Seyfullah DEMİRCİ hakkında geçmiş celselerde “suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumuna göre tutuk halinin devamına” karar verildiği malumunuzdur. Ne var ki aradan geçen süre ve yaşanan gelişmeler müvekkilin tutukluluk durumunun tekrar değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.

Tutuklama ve kişi özgürlüğüne” ilişkin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 5. maddesi “herkesin kişi özgürlüğüne ve güvenliğine hakkı vardır…belirtilen haller ve yasada belirlenen yollar dışında hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz ….” ifadesine yer verir.

13. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde Adil Yargılanma Hakkının düzenlendiği 6. maddesinde “Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasa ile kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından Davasının makul bir süre içerisinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.” ilkesi ifade edilmektedir. (Kaynak: Adil Yargılanma Hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin uygulanmasına ilişkin klavuz, Nuala Mole ve Catharine Harby, İnsan Hakları El Kitapları, No: 3)

Huzurdaki dosyanın geldiği süreç dikkate alındığında, müvekkilin “Tutukluluk hali”, makul süreyi fazlasıyla aşmış, adeta infaza dönüşmüştür. (Uyuşturucu Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi)

14. Dosya kapsamı incelendiğinde yaptığımız tutuklama itirazlarının sıklıkla benzer cümlelerle ve gerekçesiz şekilde reddedildiği görülmüştür. Bu da hem savunma makamında hem de sanık nezdinde adil yargılanma ilkesinin ihlal edildiği yönünde kuvvetli şüphelere neden olmuştur.

AİHM Kararları Uygulanmalıdır

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, tutukluluk halinin makul süresi hususunda, soyut değerlendirmeyle yetinilmemesi gerektiğini ifade etmektedir. (Uyuşturucu Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi)

“… AİHM içtihatlarına göre, tutukluluk halinin makul süresi soyut bir değerlendirme ile ölçülmemektedir. Bir sanığın tutukluluk halinin makul süresi her davanın kendi gerekçesine göre değerlendirilmelidir.(26.Ocak 1993 tarihli W-İsviçre kararı) AİHM öncelikle bir tutuklama durumunda Adlî makamların tutukluluk süresinin öngörülen makul süreyi geçirmemekle sorumlu olduklarını belirtmektedir. Söz konusu kararların gerekçelerine ve ilgilinin başvurularında belirttiği olaylara dayanarak AİHM, AİHS’nin 5/3. maddesinin ihlal edilip edilmediğini tespit etmek zorundadır. (28 Ekim 1998 tarihli Assenov ve diğerleri- Bulgaristan kararı) 

Buna karşın, mevcut dosyanın unsurlarına göre Mahkeme, Başvuranın tutukluluk halinin devamına karar verirken, çoğu kez aynı gerekçeleri (kanıtların durumu ve isnat edilen suçun niteliği göz önüne alındığında…) kullanmış ve her zaman aynı gerekçeyi belirtmek için bazen de gerekçe göstermemiştir. Yakalanın kişinin suç işlediğinden şüphelenilmesine yol açacak nedenlerden söz etmek, tutukluluk kurallarının olmazsa olmaz koşuludur. Ayrıca, söz konusu koşul da bir müddet sonra geçerliliğini de yitirmektedir. Bu durumda, AİHM’nin adli makamlar tarafından gösterilen diğer gerekçelerin, özgürlüğün sınırlanmasını meşru kılıp kılmadığını tespit etmesi gerekmektedir… yetkili makamların yargılama sırasında ‘ özel bir titizlik’ gösterip göstermediğini araştırmak zorundadır …” (26 Temmuz 2001 tarihli llıjkov- Bulgaristan kararı) 

15. Yukarıda yer verilen kararlar dikkate alındığında, AİHM sözleşmesinin 5/3. maddesi kapsamında ifade etmek gerekir ki tutuklama için bulunması gereken makul şüphe koşulu mevcut olsa dahi, belirli bir sürenin geçmesi halinde tutukluluk halinin sona erdirilmesi gerekir.

16. Dosyanın gelmiş olduğu aşama itibariyle tüm deliller toplanmış, müvekkilimin delil karartma ihtimali kalmamış, kendisinin yaptığı savunma ve verdiği ifadelerde de her aşamada uzlaşı içinde olduğu açıkça görülmüştür. Tutukluluk halinin devamı halinde, müvekkilim hakkında verilecek ceza neticesinde infaz edilmesi gereken sürenin dahi aşılacağı ortadadır. Tutuklama kararı bu haliyle ölçüsüz bir tedbirdir.

Nihai olarak; (Uyuşturucu Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi)

Açıkladığımız gerekçelerle, dosyada yer alan tüm deliller değerlendirildiğinde ve dosyanın gelmiş olduğu nokta gözetildiğinde,

Müvekkilim Seyfullah DEMİRCİ’nin,

1-İçerde kalmış olduğu süre,

2-Sabit ikametgahının oluşu

3-Delilleri karartma ihtimalinin olmayışı,

4-Kaçma ihtimalinin bulunmayışı,

5-Delillerin tamamının toplanması, 

6-Tutukluluk kararının bir tedbir niteliğinde oluşu ve tutukluluk tedbiri gerektiren koşulların tamamen ortadan kalkışı,

7-CMK 100 vd. maddelerinde yer verilen hususlar gözetilmek suretiyle,

SONUÇ VE İSTEM: (Uyuşturucu Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi)

Müvekkilim sanık Seyfullah DEMİRCİ hakkında verilen tutukluluğun devamına ilişkin kararının kaldırılarak müvekkilin Mahkemenizce uygun görülecek bir kefaletle veya koşulsuz tahliyesine karar verilmesini dilerim.

Sanık Müdafii Av. Burakhan ÇALIŞKAN


Yazımızın başında da ifade ettiğimiz üzere burada yer verdiğimiz Uyuşturucu Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi bir örnek olup her olay bazında ayrı değerlendirilmesi ve savunma yapılması gerekmektedir. Detaylı bilgi için istanbul uyuşturucu avukatı ile 0506 976 23 55 numaralı telefon üzerinden iletişime geçebilir, randevu alabilir veya aşağıdaki iletişim formunu doldurabilirsiniz.

İletişime Geçebilirsiniz

Ziyaretçi Yorumları (1)
  1. Ahmet dedi ki:

    Benim uyuşturucu dan sabıkam var ehliyet alamıyorum çok mağdur luk yaşıyorum

Whatsapp
Burakhan Çalışkan
Burakhan Çalışkan
Merhaba.
Size nasıl yardımcı olabiliriz?